Hazreti Peygamber (SAV) savaş hâlinde bile gayrimüslimlerin kadınlarını ve çocuklarını öldürmeyi yasaklamıştır. Bir savaşta, bir kadının öldürülmüş olduğunu gören Resulullah, kadın ve çocukların öldürülmelerinin haram olduğunu söyledi. Bir seferde ise bazı Müslümanların çocukları öldürmeye teşebbüs ettiklerini duydu. Son derece sert bir şekilde, "Bazılarına ne oluyor ki çocukların öldürülmesini isteyecek kadar aşırı gidiyorlar!" buyurdu.
Sahabeden biri şöyle dedi: "Ey Allah'ın Resulü! Onlar müşriklerin çocuklarıdır. Yaşasalar babaları gibi olacaklar." Efendimiz (SAV) bunun üzerine şöyle buyurdu: "Dikkat ediniz. Sizin en seçkin ve önde olanlarınız da müşriklerin çocuklarıydı. Sakın çocukları öldürmeyin. Her bir çocuk İslam fıtratı üzerine doğar. Sonra babası veya annesi onu Hıristiyan veya Yahudi yapar."
Böylece Hz. Peygamber, hangi dine veya ırka mensup olursa olsun, çocukların öldürülmesini yasakladı.
UYULMASI GEREKEN 10 İLKE
Hz. Peygamber, "Çocuklar İslam fıtratı üzerine doğar" ifadesiyle, müşriktir diye öldürülen çocukların, Müslüman olan bir çocuğu öldürmekle aynı olduğunu belirtiyor ve konuyu daha caydırıcı hâle getiriyor. İbn Abbas'a, "Hz. Peygamber'in müşrik çocukların öldürülmesi konusunda bir tavrı var mıydı?" diye sorulduğunda, "Hz. Peygamber (SAV) müşrik çocuklarını öldürmemişti, sen de öldürme!" cevabını vermiştir."
Hz. Peygamber'in vefatından sonra da İslam önderleri ile komutanlarının tavrı böyle oldu. İslam komutanları; savaşta çocuk, kadın, kilisesinde ibadet eden din adamını öldürmeyi yasakladılar.
Hz. Ebubekir (RA) halifelik yıllarında bir komutanını Şam'a yolcularken, "Gittiğin yerde kendini Allah'a adamış rahipler göreceksin. Sakın onlara dokunma!" dedikten sonra şöyle buyurmuştur:
"Sana uyman gereken 10 ilkeyi söylüyorum:
1- Hiçbir kadını öldürme. 2- Hiçbir çocuğu öldürme.
3- Hiçbir yaşlıyı öldürme. 4- Hiçbir ağacı veya meyve ağacını kesme.
5- Hiçbir evi yıkma. 6- Hiçbir hayvanı, koyunu vs. kesme.
7- Hiçbir deveyi kesme (yemek ihtiyacı hariç). 8-
Hiçbir arı kovanını yakma. Kovanlarını dağıtma. 9- Korkaklık gösterme.
10- Mala ihanet etme."
Hz. Ömer de valilerine gönderdiği yazılı belgede; kadınlara, çocuklara, hasta, düşkün ve yaşlı olanlara dokunmamalarını emretmiştir.
Bir de bugünkü dünyaya bakalım. Bugün çocuklar öldürülüyor, kadınlar öldürülüyor, baskınlar yapılıyor, camiler yıkılıyor, kiliselere veya havralara saldırı oluyor, insanlar ya savaşta ya terör saldırısında veya başka bir nedenle yok ediliyor. İnsanlar bombalarla kadın, erkek, çocuk farkı gözetilmeden öldürülüyor...
Acaba Hz. Peygamber ve sahabesinin buyurduğu gibi din, dil ve ırk farkı gözetmeden her türlü şiddetin önünde durabiliyor muyuz? Neticede Hz. Peygamber sadece Müslümanların değil, gayrimüslimlerin de haklı bir gerekçe veya savaş hâli olmadan öldürülmeyeceğini kayıt altına almış oluyordu. Sahabenin kendilerine karşı silah kuşanmayan kadınlara dokunmadığını biliyoruz. Hatta İmam Malik ve Evzai şöyle derler: "Müslümanlarla savaşan bir devlet, gemilerinin önüne veya bir kalenin önüne caydırıcı olsun diye çocuk veya kadınları siper olarak koysa, Müslüman askerlerin o gemiye ateş etmeleri veya o kaleye saldırmaları caiz olmaz."
***
MEVLANA'NIN OĞLUNA MEKTUBU
"Gözlerin ışığı, oğulların övüncü aziz oğul! Allah onu korusun, katından bir ruhla kuvvetlendirsin. Babandan selam ve duadan sonra şunu bil ki, evinden dışarıda gecelemen, o sana muhtaç ev halkının gönüllerini almaman yüzünden inciniyorum, sıkıntılar içindeyim. Onlar Allah'ın emanetidir sana. Allah için olsun, Allah için; babanın gönlünü razı etmek istersen evini unutma. Evindekilere, bir şeker yurdu olan o güzel huyunla şekerler saç da, onun şükrü bana da ulaşsın. Gelip geçici kıymetsiz dünyanın arzularına kapılmak, yiğitliği terk edip dostların gönüllerini yaralamaya değmez. Allah dilerse oğlumun gözünden aldanma perdesi pek çabuk kalkar da anlar. Çünkü at koşturduğun, atını sakatladığın yerde görünen şey seraptır, su değil. Senin gibi çokları o yana at koşturdular. Vardıkları zaman gördüler ki orada su yok. Binek de susuzluktan, bunalmaktan, oğlumuzdan ve bütün oğullarımızdan uzakta helak oldu gitti, binici de... Anladı ki önceden dizgini çekmek gerekmiş. Fakat bunu bilselerdi bütün ahmaklar dizgin çekerlerdi. Yapma, yapma, yapma, yapma, yapma vesselam!"
***
ALLAH İSMİ KURAN'DAN ÖNCE DE
KULLANILIR MIYDI?
Peygamberimizin babasının adı Abdullah'tı, yani "Allah'ın kulu". Allah lafzı daha önce de kullanılırdı. Eski ilahi metinlerde ve peygamberlere gelen sahifelerde bu yüce ismin kullanılması ve nesilden nesile aktarılması mümkündür.
Hanefilerde "namazları
cem etme (toplama)" olayı var mıdır?
Hanefilerde hac zamanında Arafat ve Müzdelife'deki cem dışında, iki namazın bir vakitte cem edilmesi caiz görülmemiştir. Bir hadiste "Peygamberimiz bir gün akşam namazını geciktirerek yatsıyla beraber kılmıştır" denilmiştir (Müslim, Salatül Müsafirin, 45). Hanefilere göre bu hadis "cem"e delil değildir. Burada Peygamberimiz akşam namazını geciktirip kılmış, yatsıyı da vaktinde kılmıştır. Ve sanki iki namaz cem edilmiş gibi olmuştur.
Peygamberimize sihir
yapıldığı doğru mudur?
Hz. Peygamber'e bir kadın tarafından sihir yapıldığını, sihir araçlarının bir kuyuya saklandığını, Peygamberimizin bu sihirden bünyesinde yorgunluk gibi şeyler hissederek etkilendiğini hadis kitapları bahseder. Nitekim Felak ve Nas sureleri bu amaçla inmiştir. Peygamberimiz (SAV) bu sureleri okuyup rahatlamıştır. Biz de sihir ve büyü gibi şeylere muhatap olanlara "Çözümü büyücülere gitmekte değil, Allah'ın kitabına bağlanmakta arayın" deriz.