1955 Diyarbakýr doðumlu. Diyarbakýr, Siirt ve Malatya'da ilkokulu tamamladý. 1975'de Uþak Ýmam-Hatip Lisesi'ni ve Uþak Lisesi'ni bitirdi. 1981 yýlýnda Ankara Üniversitesi Ýlahiyat Fakültesi'ni tamamladý. Ayný Fakültede Hadis Ana Bilim dalýnda "Kur'an-ý Kerim'in Anlaþýlmasýnda Hadislerin Rolü" adlý çalýþmasýyla doktor, 2000 yýlýnda Doçent, 2012 Yýlýnda da Profesör oldu.

1985-1987 yýllarý arasýnda Mýsýr'da Arapça üzerine eðitim gördü. Ýmam-Hatip, Kur'an Kurslarý Müdürlüðü görevlerini yaptý. Þu anda Dicle Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Hadis Ana bilim dalý Öðretim üyesi olarak görev yapmaktadýr.

Kanal A'da 5 yýl dini programlarý hazýrlayýp sundu. Ayrýca Ankara'da yayýn yapan iki yerel radyoda 10 yýldan bu yana aralýksýz olarak haftalýk yayýnlarýna halen devam etmektedir. 2004 yýlýnda Ramazan ayýnda Flash tv'de , 2005 Ramazan ayýnda Star tv'de Sahur programýný hazýrlayýp sundu. 2006 yýlýnda Star tv de "Dosta Doðru" programý sundu ve 2006 yýlýnda Star Tv de iftar ve Sahur Programlarýný sundu. Radyo ve televizyon izleyicileri iftar ve sahur programlarýný 1.olarak seçti. Programlarý Türkiye'de birçok radyoda yayýnlanmaktadýr.2011 yýlýndan itibaren atv de baþlayan programlarý ile Halen atv'de Ramazan programý ve sonrasýnda da haftalýk programlarý inþallah devam edecektir.

Kýrk civarýnda yayýnlanmýþ kaset, CD, VCD'si bulunmaktadýr. Yurtiçinde ve yurtdýþýnda seri konferanslarý devam etmektedir. Yazý makaleleri, panel, Diyanet Dergisi , Ýslami Araþtýrmalar ve benzeri dergilerde yayýnlandý.

Hatipoðlu evli ve üç çocuk babasýdýr.

Babam, Resulullah (sav)'ýn Komþusu Oldu ...

23 Mayýs 1995 gece yarýsý biz kendisini Esenboða havaalanýna getirecek uçaðý beklerken Medinetü'r-resul'den telefon eden diþ hekimi kardeþim Fatih, titrek sesiyle þöyle dedi: "Biz babamýzý damat ettik. Aþýk'ý Maþuk'a Resulullah'a teslim ettik. Cennetü'l Baki'de misafir edeceðiz."

Ben o anda elimizden neyin gittiðini çok iyi biliyordum. 1987'de Mýsýr'a geldiðinde -bir anlamda kendisini deneyen- Ezher Ulemasýnýn: "Sizin gibi bir alimin Türkiye'de olabileceðini tahmin edemezdik", dedikleri Haydar HATÝPOÐLU hocamýn, babamýn gittiðini anladým. Hadis, tefsir,fýkýh, feraiz, bedii, meani, beyan velhasýlý bütün dini sahalarda hüccet olan bir alimin topraða gideceðini biliyordum.

O hep Medine'liydi. O hep Ravzayý Mutahhara'nýn oralardaydý. Yatarken, yemek yerken, kürsüdeyken, kitap okurken hep Ravza'daydý. Allah da þahittir ki Hz Muhammed(s.a.s.) adýný kullandýðý her seferinde boðazý düðümlenirdi. Efendimizin adýný rahat kullanamaz mutlaka aðlardý. Gece yarýlarý kalkar (teheccüt namazý) Resulullah'a aþkýný ilan eden kasideler okurdu. Sabahlarý seccadesine elimi sürdüðümde secde yeri hala ýslak olurdu. O'nu hep þöyle hatýrlayacaðým: kitap odasýnda önüne birkaç kitabý açmýþ notlar alýyor, kitap üzerinde veya herhangi bir münasebetle Resulullah'ýn adýný andýðýnda dudaklarý büzülüp sakalýndan aþaðý yaþlar boþalýyor, gördüðü kim olursa olsun yüzüne tebessüm ediyor, seccadenin üzerinde sarýðýný sarýyor, evden çýkmadan duha namazý kýlýyor. Kur'an okuduðunda bazý ayetleri dönüp-dönüp okuyor ve yüksek sesle aðlýyor, alacaðý her kararda istihareye yatýyor, Kur'an ve sünnet uðruna canýný feda etmekten zerre kadar çekinmiyor ve en zor þartlarda Kur'an ve Sünnetin , yani ehl-i sünnet akidesinin bir fedaisi gibi hep öne çýkýyor. Allah sana, zerreler adedince rahmet eylesin.

Cennetmekan babam, seni hatýrlýyorum! Ýbn-i Mace'yi þerhediyordun. Resulullah'ýn vefatý bölümünü bir ayda bitirebilmiþtin. "Resulullah'ýn eli yana düþtü.." diyordun sonra aðlýyordun. Bir saat sürüyordu aðlaman. "Git, bugün daha yazamayýz" diyordun. Katibin olan ben ve kardeþim kalkýyorduk. Ýkinci gün oturuyorduk. "Ve Resulullah'ýn ateþi yükseldi." diyordun, sonra yine hüngür-hüngür aðlýyordun. Sanki o an oradaymýþsýn gibi. Resulullah'ýn vefatýný nasýl yazdýðýmýzý bir Allah, bir sen, ben ve kardeþim biliriz.

Abdülhakim Arvasi (k.s.)'ýn kabrini ziyarete gideceðimiz biz gün arabamýza bindiðimizde annemin esans kullandýðýný anladýn. Artýk yaþlý sayýlan anneme: "haným, git kokuyu gider, öyle bin arabaya. Koku sürünüp de dýþarý çýkan kadýna, Peygamberimiz: Melekler lanet ederler" demiþtir deyip annemi tekrar eve gönderdiðini hatýrlýyorum. Ýslam'ýn hiçbir hükmünü kimseye, hiçbir þeye feda etmedin. Hiçbir zaman gölgeye sýðýnmadýn. Ýslam'ýn hakikatýný söylerken hiçbir kýnayýcýnýn kýnamasý seni zerre kadar etkilemedi. Allah ve Resulu þahittir ki hep öyle yaþadýn, ailen içinde hiçbir günaha-harama müsaade etmedin.

Vefatýnda sonra Etlik Aþaðý Eðlence'nin cemaati geldi. Meðer gitmeden Medine'de inþallah kalacaðýný ilan etmiþsin. Kimine: "Resulullah'a bir arzuhalim var, inþallah bu sene cevap alacaðým" demiþsin, kimine: "Medine'den firkat benim içimi yakýyor. Ne zaman Resulullah'a komþu olacaðým, bekliyorum" demiþsin. Daha neler neler demiþsin. Allah senin makamýný ali etsin. Allah senden milyarlarca kere razý olsun. Sen vefat ederken de bize ders verdin.

18 Mayýs günü Medine'den dönecektin. 25'ine erteledin. Senin göðsünden aðrý duyduðunu haber alýnca bir an önce gelmen için giriþimlerde bulunduk. Medinede'ki kardeþim, Diyanet'in görevlileri, Medineli bazý aracýlar, herkes seferber oldu. 18.30 uçaðý olmasýna raðmen senin gönlün 22.30 uçaðýndaydý. Annem diyor ki, arabaya bindiðinde dönüp-dönüp Ravzay-ý Mutahhara'ya bakýyormuþsun, aðlýyormuþsun. Havaalanýna geldin. Eþyalarla hiç ilgilenmedin. Annem sorunca; "Merak etme eþyan gidecek" dedin. Oradaki Kamil Bey'e bütün paraný vermek istedin. Seydo, paran sana lazým olur dese de, bin dolarý verip: " Oðlum, benim bundan sonra para ile iþim bitti." dedin. Yine anlamadýlar. Nihayet turnikeden geçtin, uçak 23.30'a ertelendi. Herkesi uçak için otobüse alýrlarken Sivaslý doktor Mecnun Bey'in ve ötekilerin þehadetiyle binmemeye çalýþýyordunuz. Ayaklarýnýz gitmiyordu. Son anda doktora "gel abdest alalým" dedin. Abdest aldýnýz. Herkes binmeye hazýrlanýrken siz oturdunuz. Sizi görenler diyor ki: " hocamýz bir haber bekliyor da haber gecikmiþ gibi huzursuzdu". Doktor size sordu: "Bu kaçýncý hac!" gülümsedin, elini sallayýp: "Bundan sonra sayýlamaz" dedin. Yine kimse anlamadý. Ama sen ne dediðini iyi biliyordun. Çünkü orada hac mevsiminde defnedilen kýyamete kadar hac yapar. Sonra oturduðun yerde, sanki gelen haberciyi görmüþ gibi, baþýný yana çevirdin ve sandalye üzerine eðildin o kadar. Ne bir çýrpýnma, ne bir sekerat. Hacýlar tekbir getirdiler, seni öptüler. Aðladýlar, seni müjdelediler. Sonra dediler ki: "Hocamýzý pasaport iþlemi bittiði için uçaða alýp Türkiye'ye götürelim." Bu sefer cebindeki pasaport kayboldu. Tam bir saat da uçak onun için ertelendi. Pasaportu bulamadýlar. Bulsalar, belki seni buraya getireceklerdi. Belki senin o güzel yüzünü görecektim. Ama sen habibinden uzak olacaktýn. Seni býraktýlar. Uçak kalktý, baktýlar ki pasaport cebinde.

O gün sabah namazýnda Mescid-i Saadet'te bir senin cenazen vardý. Senin cenazene bütün cemaat katýlmýþ. Görevliler bu sayýnýn yüzbinin çok üzerinde olduðunu söylediler.

Seni Hz Osman'a yakýn bir bölgede defnetmiþlerdi. Seni gören herkes son üç-dört gün içinde yüzünün sakalýndan daha beyaz hale geldiðini söylüyorlar. Dr. Salih Bey: " Son bir gününde hocamýn dünyayla bütün irtibatý kesilmiþti. Bunu kelimelerle izah mümkün deðil. Sanki vücut yok, ruh ver gibiydi." diyor. Bu Medine'ye, Mescid-i Saadet'in yanýna, Cennetül Baki'ye defnin manevi hazýrlýðý olsa gerek.

Babam! Ben seni övmüyorum. Ben Allah'ýn Resulüne aþký övüyorum. Resulullah sana sevgi buyurmuþ. Ben, Allah'ýn habibini övüyorum. Salat O'na, selam O'na... Ýbn-i Mace'yi bitirdiðin günü hatýrlýyorum. Ah, diye baðýrmýþ, aðlamýþtýn. Tam bir saat sürmüþtü. Annem bizi odaya sokmamýþtý. Sonra ne oldu, diye sorduk; dedi ki, " Baban diyor ki: Ýbn-i Mace'yi yazdýkça her gece Resulullah'ýn yanýndaydým. Ya ben bundan sonra ne yaparým?" demiþtin.

Senin firakýn bitti. Vuslat oldu. Ashabýn kucaðýnda Cennet'ül-Baki ehline verilecek umumi ve vacip olan þefaatý bekliyorsun. Þimdi biz firaký yaþýyoruz. Bu firak senin sevgilin olan Allah Resulüne kavuþtuðumuz gün bitecek demek cüretini kendimde bulamýyorum.

Cenazeni görenler, seni yýkayan Molla Burhan, hep senin o güzel yüzünle tebessüm ettiðini söylüyorlar. Onu öptük de öptük diyorlar. Ah, keþke bana da nasip olsaydý. Morga koyduk, morga güzel bir nisbet kokusu girdi diyorlar. Bana herkes " ah, babanýn yüzünü göreydin!" diyorlar. Göreceðim inþallah, firakýn bittiði vuslat gününde göreceðim inþallah.

Kitaplarýna sahip çýkacaðým. Senin baktýðýn yerlere senin vukufiyetinden çok uzak ama olsun bakacaðým. Senin oðlun olmayý þerefle taþýyacaðým. Senin bize öðrettiðin çizgin, kitap ve sünnet ölçüsü nefesim çýkýncaya kadar devam edecek. Çünkü sen Resulullah'a nasýl aþýk olunabileceðini gösterdin bize,öðrettin bize. Allah Resulune ve Hz Ömer'e dayanan soyunla sen mekanýný buldun.

Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý sana pek çok hatim okuttu. Yüzlerce yerde gýyabi cenaze namazýn kýlýndý. Herkesten Allah razý olsun.

Bütün mü'min kardeþlerim sana haklarýný helal ettiler, daha duyan herkes de edecektir inþallah.

Ravza-ý Mutahhara'nýn sahibine salat ve selam olsun; Baki'nin sakinlerine rahmet ve selam olsun.

Dicle Üniversitesi Ýlahiyat Fakültesi Hadis Ana Bilim Dalý Öðretim Üyesi Prof. Dr. Nihat Hatipoðlu