Hz. Peygamber (s.a.v.) vefatından önce uyarmıştı; "Ümmetimden 27 tane yalancı Deccal çıkacak. Onlardan 4'ü kadındır. Ben ise Peygamberlerin sonuncusuyum. Benden sonra peygamber yoktur." Bu ikazın farklı bir şekli ise şöyleydi; "Otuza yakın yalancı peygamber (Deccal) çıkmadıkça kıyamet kopmaz. Bunların hepsi peygamber olduklarını iddia ederler." (Müslim, İmaret, 170; Ebu Davud, Fiten, 4252; Tirmizi, Fiten, 2203, 2220, 2230)
Deccaller veya Deccal gibi aldatıcı kişiler Müslüman kimliğiyle ortaya çıkacaktır. Belki adları Deccal olmayacak ama Deccal'in etkilerini oluşturmayı, Deccallik yapacaklar. Yalan saadet, yalan cennet vaat edecekler. Bunlar Müslümanlardan çıkacak. Başka din mensuplarından değil.
Hz. Ömer'in ilettiği bir rivayette Efendimiz şöyle buyurdu; "Ümmetimin akıbeti hususunda en korktuğum şey, dili ile bilgili münafıklardır." Müslüman görüntüsünde münafık. Bu nedenledir ki Ebu Derda (r.a.) şöyle derdi; "Allah'ım! Münafık olmaktan sana sığınırım."
Hz. Huzeyfe'ye Hz. Ömer sorarmış; "Resulullah (s.a.v.) münafıkların listesini verirken beni de andı mı?" diline ve kalbine takva sinmiş halife; münafıklıktan korkuyor! Kur'an'dan şu ayetleri çıkaralım peygamber bir postacıydı diyen sözde âlim ise cennetten parsel dağıtıyor!
Tabiinin büyüklerinden birinin sözü dehşet edicidir; Bedir'e katılan sahabeden yetmişini gördüm. Hepsi Allah katında ikiyüzlü sayılmaktan korkuyorlardı?
Ulema ne yapıyor?
(Önce şunu belirtelim. Gerçek ulema bu aşağıda saydıklarımdan uzaktır. Tenzih ederim.)
İslam âleminin uleması (istisnalar her zaman çoktur) Allah'ın gönderdiği ve Resulünün yaydığı dine çağıracağına insanları kendi şekillendirdiği dinine çağırıyor. Daha doğrusu kendine çağırıyor. Allah'a din öğretmeye çabalıyorlar. Allah ile peygamberini ayırıyorlar. Bir kısmı Hz. Peygamber'i (s.a.v.) nasıl gözden düşürürüm kurnazlığının zirvesinde. Bir kısmı kitapların dipnotlarına sızmış bazı şazz -aykırı ve sağlam olmayan- meselelerden şöhret bulmaya çalışıyor. Aykırı söylemle tanın -halif tu'raf- kurnazlığında olanlar bir diğer yanda. Kimi yanında kavanozda deve artığı taşıyor. Kimi Hz. İsa'ya baba bulmaya çabalıyor.
Bir kısmı iyi niyetli ve temiz ama; dünyada olan bitenin farkında değil, kurulan tuzakları çözmekten bigane temiz haliyle devam edip gidiyor. Öyle de vefat edip gidecek. Bir kısım ulema, ulemanın siretini anlatan kitapların etkisinde kendini bir inzivai hayata kilitlemiş. Kısacası; ümmetin ve özellikle ümmetin gençlerinin probleminin farkında olanı maalesef çok değil. Az. Çözüm üreten az. Uykusu kaçan az. Teferruata boğulan çok. Boş şekillerde dolaşan hayli fazla. Piyasada endam edenler de İslam'ın temel ilke ve kabullerinden -ehli sünnetin irfan ve hikmet dolu anlayışından- neyi, nasıl dağıtırımın gayretinde. Ortada mezada düşmüş bir maldan ne kaparım ne ticaret üretirimin çabasında.
*** İslam beldelerinde gelişmelerden uzak, aksiyondan bigâne ulema, ümmete söyleyecek söz bulamaz. Sadece namaza davet edebilir. O da ederse. Namaza davet elbet önemli. Ama din sadece bu mu? Bir kısmı sadece akademik çalışmalarında dip notlarından ne çıkarırım beklentisi içinde haktan, hakikatten ve ihtiyaçlardan uzak bir profille karşımıza çıkabiliyorlar.
Ama elbette ümmetin derdiyle dertlenen, öncelikleri olan, halkı şer konusunda uyaran, vahye ve vahyin muhatabına bağlı yüreğinde samimiyet ve takva barındıran ulema da hamdolsun çoktur.
Gençlerin farkında mısınız?
Peki gençler izahı, tefsiri ve mesajı belli olan Kur'an'a; Hz. Peygamber'in (s.a.v.) 23 yıllık tertemiz hayatına çağırma yerine kavga ve şüpheye çağıran bazı sözde ulema neyi tahrif ve tahrip ettiğini biliyor mu acaba! Bu minvaldeki konuşmaların gençlerin 24 saatini nasıl etkilediğini ve gençleri dinden nasıl şüphe eder hale getirdiğinin farkında mı? Siz on hadisle alay ettiğinizde; sokaktaki gencin yüzlerce hadisi alay konusu ettiğini biliyor musunuz? Meselenin burada bitmediğini, sonradan Hz. Peygamber'in (s.a.v.) hayatını cehaletle eleştirdiklerini biliyor musunuz?
Hz. Peygamber'in (s.a.v.) ordu komutanı olarak seçtiği Hz. Üsame bin Zeyd'in peygamberimizin vefatından sonra görevden azledilmesini isteyen Hz. Ömer'e halife Ebu Bekir'in (r.a.) cevabını biliyorsunuz değil mi? 'Resulullah'ın komutan tayin ettiği bir ismi azletmek ne benim ne senin haddimdir.' Hz. Ebu Bekir'in ve benzeri sahabenin bu tarzda yüzlerce müdahalesi vardır.
Şimdi sormak istiyorum; Kendilerini cihan uleması sayan kim varsa; Hz. Ebu Bekir sizden daha mı az bu dini biliyordu. Veya siz Kur'an'ı ondan iyi mi biliyorsunuz?
Miraç'ta Hz. Peygamber'in (s.a.v.) Kudüs'ten göğe yükseldiğini söyleyen müşriklere; 'Vallahi O diyorsa doğrudur' diyen Hz. Sıddık'tan bahsediyorum.
Bugün bazı sözde ulemanın saygısızca yorum ve lakırdılarını görseydi Hz. Ebu Bekir acaba onları hangi tasnife koyardı! Dine mensubiyetlerini sorgulamaz mıydı?
Görevimiz sevdirmek
Gerçek ulema İslam'ı tartışma konusu yapmaz. Yüce Kitabı tartışma konusu yapmaz. Hz. Resulullah'ın (s.a.v.) hayatını, sünnetini tartışma mevzusu yapmaz. Ümmetin kendisine ve gençlerine saygı duyar. Sever onları. Bir baba merhametiyle ümmete bakar. Konuşurken, çağırırken, sorusunu cevaplarken, problemlerini dinlerken, kucaklarken, derdine ortak olurken, onlara kendi öz evladını, kızını, babasını, annesini düşünerek onları yapacağı muameleyi yapar.
O halde gerçek âlimler ne yaparlar?
1- Halkı Kur'an-ı Kerim'e, onun Hz.
Peygamber'in (s.a.v.) beyanıyla hayat bulan gerçek yorumuna çağırırlar.
2- Halkı Hz. Peygamber'in (s.a.v.) ahlakını anlamaya, onun siretiyle siyretlenmeye çağırırlar. Herkesin gücünün yettiği kadar.
3- İnsanları kendilerine, cemaatlerine, hizip ve gruplarına değil, Allah'ın Kitabına ve Allah'ın Resulüne çağırırlar.
4- İhtilaflı meseleleri değil, faydalı konuları ele alırlar.
5- Nefret dilini kullanmazlar.
6- Herhangi bir söz söylerken, o sözü sadece müminlerin değil, her din mensubunun ve her türlü inanç sahibinin dinlediğini düşünmeliler. Buradan İslam'a nasıl bir fatura çıkacağını hesap etmeliler.
7- Resulullah'tan (s.a.v.) bahsederken salatu selamı unutmazlar. Edeplerini takınırlar. Mümkünse O'nun adını abdestle anarlar. Hucurat Suresinin ilk ayetlerini, Ahzap suresinin 6. Ayetini gözlerinin önüne alıp öyle konuşurlar.
8- Dünyanın şöhret ve şatafatına karşı, kalabalıklar içinde dahi uzletlerinin farkında olurlar.
9- Her sözün günün birinde önlerine çıkacağını unutmazlar.
10- Büyük hadis ulemasına, büyük hukukçulara, tefsir ulemasına saygıyla ve edeple bakarlar. İmam Buhari, İmam Müslim, Ebu Hanife, İmam Şafii, İmam Maturidi, İmam Eş'ari gibi ulemayı saygı ile hatırlar ve onların içtihat ve rivayetlerini anlamaya çabalarlar! Acaba kaçta kaçımız baştan sona en azından Kütüb-i Sittenin hepsini veya dört mezhebin içtihatlarını mukaren (karşılaştırmalı) olarak inceledi. Tenkit etmek en ucuzu. Anlamak da en zoru.
11- Ümmetin uleması Peygamber vârisleridir. Mirasa ihanet etmemek lazım.
12- Unutmamak lazım ki; bu din kıyamete kadar devam edecek. Birileri bu emanete dikkat etmese; Allah emanete riayet edecek bir ümmet, millet gönderir.
Yüce Allah'ın bize ihtiyacı yok. Bizim O'na ve dinine ihtiyacımız var.
13- İslam âleminin hali ortada. Ulema bu konuda üstüne düşeni yapmalı ve halkı korumak; uyandırmak, sadece siyasetçilerin sırtına yükletilemez. Uleması suskunlaşmış bir ümmet; imamesi koparılmış tespih taneleri gibi dağılırlar. Günlük politikaya karışmadan halkı sıkıntılar için uyarmak, milleti kucaklaştırmak ve birliği sağlamak bizim de görevimizdir. Elbette dini alanda.
Not: Ulemaya ait bu değerlendirmeden kimse alınmasın. Söz hepimizedir, ama hepimizin kendimizi sorgulama zamanımız geldi.
Efendimizin son günlerindeki duası
Hz. Aişe (r.a.) diyor ki; Efendimiz (s.a.v.) son günlerinde şu duayı çokça okurdu. "Seni hamd ile tesbih ederim. Allah'ım senden bağışlanma dilerim. Sana tevbe ederim."
Sadaka sadece para mıdır?
İki kişinin arasında adaletle hükmetmen bir sadakadır. Hayvanına binmek isteyen bir kimseye yardım ederek hayvana bindirmen yahut eşyasını hayvanına taşıman sadakadır. Güzel söz bir sadakadır. Namaza giderken attığın her adım bir sadakadır. Yoldan eziyet verici şeyleri gidermen dahi bir sadakadır.(Sahihi Buhari, 2989, Sahih-i Müslim, 1009)