Hz. Peygamber (SAV) ve dört halife dönemini apayri bir yere koyarim. Ideal Islam'i temsil dönemi bu dönemdir. Ne yazik ki bu dönemde yasayan insanlarda mevcut olan ahlak, erdem, zarafet, teslimiyet, tolerans daha sonraki dönemlerde iyi etüt edilememis ve yeterince anlasilamamistir. Kabul edersiniz ki herkesin kendine göre bir Islam anlayisi, herkesin kendine göre bir din tatbikati olamaz. Zira Islam'in bilgi kaynaklari ortadadir ve bellidir. Bunlar Yüce Allah'in kelami olan Kur'an-i Kerim ve Hz. Peygamber'in agzindan çiktigina inandigimiz sözleri, fiilleridir.
Gerek Kur'an-i Kerim gerekse Hz. Peygamber, ideal bir neslin ve görkemli bir medeniyetin ortaya çikmasi için gerekli zemini olusturmayi emreder. Medineli olmayi, medeni olmayi, insanca muameleyi, makul olmayi, ilerlemeyi, okumayi, vicdanli olmayi, uygulanabilir olmayi emreder. Bütün bu açik hükümlere ragmen Müslümanlar ya yönlendiricilerin yönlendirmeleri veya nefis ve hevalarina uymus olmanin kurbani oluyorlar.
Müslümanlar, Hz. Peygamber'in temsil ettigi ilk dönemden sonra bütün Müslümanlarin
"Iste budur" diyebilecegi bir örnege imza atmadi. Bundan ötürü bizler ideal bir nesilden çok ideal olan dini kaynaklara siginiyoruz. Hakli olarak insanlar bol bol su soruyu soruyorlar:
"Kimi, hangi Müslüman ülkeyi örnek alacagiz." Bazi Islam ülkelerinde dünya ile yarisabilecek bilimsel hamleler olsa bile aninda oldugu yerde boguluyor. Birisi basini kaldirdiginda beklemediginiz engellerle basina vuruluyor. Siyaseten böyle. Dünyayi idare eden siyasi aktörler, Islam ülkelerinin basinda kiliç gibi duruyor. Karistirmak için.
Kaynaklari yanlis okuyoruz
Dini degerleri degerlendirme açisindan da problemlerimiz var. Kur'an ve sünnetin tartisilmaz kaideleri disinda kalan birçok içtihad, sanki dinin degismez emirleriymis gibi sunuluyor, savunuluyor. Kur'an ve sünnetle sabit olan kati hükümler tartisilamaz, içtihad konusu olamaz. Ama digerleri konusulabilir, tartisilabilir. Nasil konusulup tartisilacagi da bellidir.
Islam âlemine baktiginizda yerel din anlayislarinin, Islam'i etkisizlestirmeye çalistigini görüyorsunuz!
Siddet ve geri kalmislik kader degildir
Özellikle Arap ülkelerindeki idarecilerin, halklarini oyalamaktan vazgeçmeleri ve yasanabilir onurlu bir hayat için ne gerekiyorsa gayret etmeleri gerekiyor. Geri kalmislik, siddet, acimasizlik, cinayetler, gaddarlik, cehalet, aymazlik, didisme, yerinde saymak, fitne, basit seyler için bogusma Müslümanlarin kaderi olamaz. Kur'an'dan ve Peygamber hayatindan bu saydigimiz olumsuzluklara bir referans bulabilir misiniz?
Evrensel Islam'a dönüs sart
Tatbik etmeyeceklerini bile bile yaziyorum!
1- Sizi sömüren, sizden olmayan bir Islam anlayisina saplanin diye yönlendiren Bati ülkelerinin boyundurugundan kurtulun.
2- Bilimsel çalismalara daha çok agirlik
verin.
3- Halklarinizi egitin. Günlük yasamdan egitime her seyinizi gözden geçirin.
4- Birçogumuzun dedikleri Kur'an'a ve Hz.
Resul'ün savundugu ideallere uygun degildir.
5- Bizler kabul edilebilir, öncü, parlak, ilerlemis, kabugunu kirmis, ideal bir forma kavusmadan Islam'i insanlara aktaramayiz. Islam'i temsil edemeyiz.
Ülkemiz bir sans
Bütün insanlik ileride Islam'a dogru evrilecek. Bu mutlaka olacak; tabii bu noktaya bugünün Müslümanlariyla gelemeyiz. Insanlik manevi boslugunu dolduracak ideal bir yol aradiginda -ki günün birinde olacak-, Islam'in önünde engel olan sözde Müslümanlardan kurtuldugunda Islam'la bulusacaktir.
Bati'da insanlar yarin tatmin olamayacaklar, hayattan zevk alamayacaklar. Azginlik ve rahat yasam onlari manevi arayislara itecek. Bizim bu cografyaya ve tüm insanliga sunabilecegimiz son derece zengin bir kültürümüz var. Islam ahlaki, Peygamber toleransi, Kur'an'in sundugu yasanabilir dinimiz; Mesnevi'den Bostan ve Gülistan'a, Maverdi'ye uzanan güçlü bir edebiyat, gönle dokunan tasavvufumuz var.
"Adil olun, insan öldürmeyin, haksizca insan öldüren tüm insanligi öldürmüs gibidir, hirsizlik
yapmayin, insanlari aldatmayin" gibi binlerce talimati önümüze koyan bir dine sahibiz.
Bütün bunlar var ama bunu aktarabilenimiz yok. Dünya medyasina Islam'i anlatan temsilcilerimiz, güçlü köse yazarlarimiz yok. Bati televizyonlarinda Islam konusuldugunda görüsüne basvurulan insanlarimiz ya yok ya ekrana davet edilmiyor. Veya davet edilenler, Islam'la ilgisi olmayan kisiler. Bütün bunlar önümüzde duran engeller.
Bütün bu karamsar tabloya ragmen aradan siyrilan, bir seyler yapan, Islam'i temiz yasamaya çalisan bir ülkemiz var. Bu cümlelerim abarti degil. Gözlemim böyle. Sanirim sizin de gözleminiz, izlenimiz böyle. Insanimiz -istisnalar bir yana- temiz, iyi yürekli. Kafasi karisik degil. Siddeti sevmiyor. Ilerlemeye karsi degil. Maneviyati önemsiyor, yardimsever. Gençlerimiz parlak bir gelecegi vaat ediyor. Onlarin akliyla oynamaya çalisan, onlari dinden vazgeçirmeye gayret eden odaklara karsi gençlerimiz uyanik olmali. Akil karistiran, inanca savas açan kültür ajanlarina karsi onlari bilgilendirmeliyiz. Insanimiz temiz yürekli oldugundan yanlis bilgileri kendisine sunanlari samimi zannedebiliyor.
Ülkemiz adina son derece ümitliyim. Islam âlemi de hak ettigi noktaya eninde sonunda gelecektir.
***
Allah'in kürsüsü nedir?
Ayet-el Kürsi (Kürsi ayeti) olarak bilinen ayette Allah'in kürsüsünün gökleri ve yeri içine aldigi ifade edilir. Kâbe için nasil "Allah'in evi" (mecaz) deniyorsa kürsünün Allah'a nispeti, aidiyeti de böyledir. Burada "Allah'in büyüklügü" resmedilmek istenilmektedir. Insanlar için kürsü bilinen bir esyadir. Herhangi bir kürsünün ebati az çok bilinir. Ama yüce Allah'tan bahsediyorsak, O'nun kürsüsünün dahi bütün yedi kat gök ve yeri kusattigini düsündügünüzde O'nun yüceligini anlamis olursunuz.
Yoksa yüce Allah'in -hasa- orada oturmasi gibi hayal edilmemeli. Kürsünün nitelik veya niceligi sadece yüce Allah'in bilecegi sekildedir. Veya O'nun irade ettigi seydir. Nitekim bir hadisinde Efendimiz söyle buyuruyor:
"Ey Ebu Zerr! Yedi kat gök ve yedi kat yerin Allah'in kürsüsü yanindaki büyüklükleri, ancak bir çölün ortasina atilmis bir yüzük halkasi gibidir. Allah'in arsinin kürsüye göre büyüklügü ise çölün bu halkaya olan büyüklügü kadardir. (Ibn Hibban, Taberi, Ibn Kesir, Kenzü'l Ummal.)
Bu hadiste Hz. Peygamber, yüce Allah'in kudret ve zatinin büyüklügünü, çöl ve çöldeki bir yüzükle anlatmistir. Bu arada "ars" ve "kürsü" gibi gaybi bilgileri insanlarin zihnine kazimak için görülen âlemdeki bazi esyalardan yola çikilmistir. Siz bu pencereden bakarak Allah'in sonsuz kudret ve büyüklügünü düsünün. Anlayan için bir toz zerresi yeter. Anlamak istemeyen içinse ahirete gidince görecegi âlemin dehseti yeter.
***
Ermislik neyle kazanilir?
Tasavvuf büyüklerinden Fudayl bin Iyaz söyle der: "Bize göre veli (ermis) çok oruç veya çok namazla degil, ancak gönül zenginligi, kalp temizligi ve insanlarin iyiligine kosmakla bu makama ermistir."