Günün Sözü :

female viagra pills

i am a woman and i took viagra click female viagra drops

accutane acne

accutane without insurance knagis.miga.lv accutane without insurance reddit

buy accutane pills

accutane without side effects crownlimos.ca accutane without side effects

amitriptyline painkillers

nerve pain in hand amitriptyline andrewwestgarth.co.uk amitriptyline nerve pain relief

buy amitriptyline london

buy amitriptyline

buy antidepressants uk

amitriptyline 10mg
Dünya mümine hapishane, kafire cennettir.(Müslim)
16.10.2009 - Kaynak


Kuran ahlakı mı, grup ahlakı mı?



ŞU aşağıda mealini vereceğim ayet üzerinde biraz düşünür müsünüz?


Dini yaşayan veya yaşamayan. Kendini dindar kabul eden veya etmeyen. Kendini cennetin en üst makamına layık gören veya kendini ateşe ait gören. Hepiniz. Ama hepiniz.


"Hep birlikte Allah'ın ipine (Kuran'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşman idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini apaçık bildiriyor -ki doğru yola eresiniz."(Al-i İmran, 103)


Allah'ın ipine -Kuran'a- sarılınca ayrı gayrı biter diyor vahyin sahibi. Aksi halde bölünürsünüz, parçalanırsınız, ikazını yapıyor. Tabii önemli olan o ipi bırakmamak veya kaybetmemek. İpi -Kuran'ı- kaybedersek kendimize başka ipler icat edebiliriz. Zaten onu da yapıyoruz. Bugünkü yazımda işte bu sıkıntıya işaret edeceğim.


Son zamanlarda, dini daha olgunca yaşama arzumuz bizi Kuran-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin dışındaki merkezlerde odaklaşma noktasına getirdi. Veya yeni arayışlara itti. Burada insanımızın iyi niyetinden zerrece şüphemiz yok. Bu çok yadırganacak bir şey de değildir. İnsanların, sevdikleri, inandıkları ve samimiyetine güvendikleri kişilerin etrafında toparlanmaları tarih boyunca hep olagelmiştir. Bu olgu bütün din mensuplarının, toplumlarının doğal bir tercihidir. Fakat bu tercihin tehlikeli olan boyutu, Kuran ve Hz. Peygamber esaslı olmayan bir gruplaşma eğiliminin günden güne daha belirgin hale gelmesidir. Burada şu veya bu grup veya anlayış önemli değil! Zaten burada kastımız isimler veya oluşumlar değil, meyillerdir. Kuran ve Hz. Peygamber'in dışlandığı, başka kaynakların daha da ön plana çıktığı oluşumlar bizleri rahatsız etmektedir. Dini konularda hakem -belirleyici, sınırları çizici- olan Kuran ve Peygamber'in iskat edilmesidir bizi üzen. Bu iskat elbette ki sözle olmuyor. Kimse kalkıp da dini oluşumumuzdan Kuran'ı ve Hz. Peygamber'i çıkardık demiyor elbette. Evet teoride olmuyor belki ama pratikte oluyor. Böyle düşünen bazı insanlarımıza göre Kuran'ın veya Hz. Peygamber'in neyi kastettiği değil, büyüklerinin veya üstatlarının ne anladığı önemlidir. İşte iskat, devreden çıkarılma böyle oluyor. Kuran'ın ikaz ettiği (Nisa, 46) budur işte.


Dini alanda objektif değerlendirmelerde bulunabilecek ehil kalemlerin suskunluğu veya bu konulara  bulaşmama isteği bu alanda bozulmayı daha belirgin hale getirmektedir. Yani artık Kuran ve Hz. Peygamber şöyle buyurdu değil de; büyüğümüz, üstadımız, liderimiz şöyle buyurdu yorumları daha üst perdelerden söylenir oldu. Bu elbette ki, bugünün problemi değildir sadece. Yüzyıllardır böyle olmuştur. Ama grup taassubunun en keskin olduğu dönemlerde bile işaret ettiğim iki ölümsüz prensip, -Kuran ve Sünnet- etrafında odaklanmaya çağıran uyarıcılar hep olagelmiştir. Fakat yaşadığımız bu son dönemlerde nedense bu sesleri, uyarıları, ikazları göremez, duyamaz ve okuyamaz hale geldik.


En ciddi korkum şu ayette kınanan insanların haline dönüşebileceğimiz endişesidir:


"Dinlerini darmadağınık edip grup grup olan kimselerden olmayın. (Ki onlardan) her bir grup kendi katındaki (dini anlayış) ile sevinip böbürlenmektedir." (Rum Suresi, 31, 32. ayet)


Cemaat ve grup rahmet olabilir, hatta ihtilaf da rahmet olabilir. Bir üstattan -hocadan, ilahiyatçıdan- haz almayan başka din bilgininden yararlanabilir. Eskiden tasavvuf büyükleri yanlarına ‘riyazat' için gelen bir talebeyi bir müddet dener, ders verir ama sonucunda kendisinden yararlanamayacağı kanaatine varırsa; "Evladım! Senin irşadın bizde değildir, falanca hocamıza git, oradan dersini al" der ve diğer bir mürşide yönlendirirdi. Tasavvufta ‘ben' yoktu ‘O' vardı. Yaratan  Allah vardı. Şimdi bu olgunluk, bu hassasiyet var mı? Yoksa tam aksine sadece ve ama sadece ‘ben' mi var? Benden olmayan veya tarafsız olan bana karşıdır mantığı mı hâkim hale gelmeye başlıyor bizde de. Başka kitaplarda vardır bu yargı, ama bizim kutsalımızda bu yoktur. Tam aksine en üstün olanınız en takvalı olanınızdır, mantığı vardır bizde. Şurada veya burada olan değil.


Bunları konuşmalıyız. Konuşması veya yazması gerekenler; hakaret etmeden, ayıplamadan, kavga etmeden, horlamadan bunları yazıp uyarmalıdır. Çünkü inanınız ki İslam ahlakı yerine grup ahlakı, Kuran ve Sünnet kriterleri yerine grup kriterleri, İslam menfaati veya geleceği yerine grup menfaati daha baskın hale gelmeye başlıyor. İnsanları İslam'a çağırmalıyız, hidayete, rahmete, barışa, sonsuz Kuran ve Hz. Peygamber iklimine çağırmalıyız. Tertemiz ak ve pak olan İslam okyanusuna çağırmalıyız. Herhangi birimizin sempati duyduğu grup, hizip veya oluşuma değil. Tabii ki seveceğinizi sevin. Tabii ki haz alacağınızdan haz alın... Biliyorum, haz almaya, istifade etmeye, sevmeye devam edeceğiz. Ama imanımızı ve aklımızı kimseye ipotek etmemeliyiz. Kiraya vermemeliyiz. Rabbımızı, Kuran'ımızı, Peygamberimizi, tartışmasız baş tacı kabul etmeliyiz... Bunlardan taviz vermemeliyiz. Bunun dışında tartışılmayacak hiçbir din otoritesi veya  makamı yoktur.


Bu yazdıklarımı örnekleyeyim mi? O zaman şu cümleciklerimi de okuyun lütfen: Yaşı 80'e merdiven dayamış, hayatını Kuran ve İslam'la geçirmiş, beli bükülmüş, saçı ve sakalı ağarmış bir İslam büyüğünü ‘size ait değil'
diye, ‘size ait' olan ama din adına konuşurken iki kelimeyi bir araya getiremeyen beşinci sınıf bir adamınıza kurban ediyorsanız yapacağınız çok tevbe vardır. Sevgiyle kalın.


Paylaş : Facebook'a Paylaş Twitter'a PaylaşMyspace'e PaylaşDelicious'a PaylaşFriend Feed'e PaylaşTechnoratiye PaylaşDigg'de Paylaş




Diğer Yazılarımdan Bazıları
  Ahirette bir oturum (20.12.2024)
  Zulüm ebedi olmaz (13.12.2024)
  Fatih Sultan Mehmed’in Hz. Muhammed şiiri (06.12.2024)
  Cumhurbaşkanımız din şûrasında çok önemli mesajlar verdi (29.11.2024)
  Büyük Rus yazar Tolstoy’un İslam ve Peygamber hayranlığı (22.11.2024)
  Dindarlık zayıflıyor mu? (15.11.2024)
Sayfa Başı
22.12.2024 Ezan Vakitleri
İmsak : 06:47   İkindi : 15:26
Güneş : 08:19   Akşam : 17:46
Öğle : 13:08   Yatsı : 19:13
      Duyurular
20.12.2024
Hocamizin bu haftaki gazete de "Ahirette bir oturum" yazisi çikti. Yazinin tümünü sitemizden veya gazetenin internet sayfasindan okuyabilirsiniz.
Devamı...
13.12.2024
Hocamizin bu haftaki gazete de "Zulüm ebedi olmaz" yazisi çikti. Yazinin tümünü sitemizden veya gazetenin internet sayfasindan okuyabilirsiniz.
Devamı...
06.12.2024
Hocamizin bu haftaki gazete de "Fatih Sultan Mehmed’in Hz. Muhammed siiri" yazisi çikti. Yazinin tümünü sitemizden veya gazetenin internet sayfasindan
Devamı...
      Ziyaretçi
                   Sayısı
Aktif : 689
Bugün : 3319
Bu Ay : 187858
Bu Yıl : 3251922
Toplam : 186325537
* 01.01.2011 Tarihi itibari ile
      Dini Sözlük