Şöyle anlatıyor: Bir gün bana bütün ufku kaplayan büyük bir nur göründü. Sonra o nur, konuşan bir varlık haline dönüştü. Ve sonra o nurdan bana ses geldi:
Ey Abdülkadir: Ben senin Rabbinim. Sana haramları helal kıldım.
Ben ona şu karşılığı verdim: "Defol ey melun! Sen şeytansın." O anda nur, kapkaranlık bir hal aldı ve görünen şekil de kömür gibi bir hale büründü. Sonra dumana dönüştü. Sonra yeniden o karanlıktan bana bir ses geldi:
Ey Abdülkadir! Sen, ilminle ve sûluk (tasavvuf) mertebelerini bilmenle kendini benden kurtardın. Halbuki ben (şeytan kendini kastediyor) bu yolla tarikat ehlinden 70 kişiyi yoldan çıkarttım."
Abdülkadir Geylani'ye soruyorlardı: Sen o nur yumağından çıkan sesin şeytana ait olduğunu nasıl anladın? Abdülkadir cevap veriyordu: "Sana haramları helal kıldım" sözünden anladım.
Bugün yeniden, Müslümanları daldıkları derin uykudan ve uyuşukluk halinden uyandıran büyük davetçiye kulak kabartıyoruz:
Sen ahiret için yaratıldın
Ey gafil! Uyan artık. Sen dünya için değil, ahiret için yaratıldın. Tek kaygın nefsinin arzularını yerine getirmek. Ve para biriktirmek. Organların oyun ve eğlence peşinde. Birisi sana ahireti ve ölümü hatırlattığı zaman ona "Tadımı kaçırdın" diyorsun. Ve başını bir oraya bir buraya çeviriyorsun.
Sen ak saçlarını yoluyorsun
Sana ölüm habercisi geldi. Saçına ak düştü. Ama sen ak saçlarını ya koparıyorsun ya da siyaha boyuyorsun. Peki, ecelin gelip çattığında ne yapacaksın? Ölüm meleği yardımcılarıyla başına dikilince nasıl geri çevireceksin.
Gelecek ay tevbe ederim diyorsun Şu
boş hevesi bırak! Dünya amel üzerine kurulu. Allah için çalışırsan ücretini alırsın. Sen ise dinlenmeyi, boş yaşamayı ne çok seviyorsun. Tevbeyi geciktiriyorsun. Yarın tevbe ederim, gelecek ay, gelecek yıl diyerek sürekli erteliyorsun. Pek yakında pişman olacaksın. Keşke diyecek ve dizini döveceksin. Boşuna dövüneceksin.
İyiliği emrediyor, ama yalan söylüyorsun
Yazık sana! İnsanlara doğruluğu emrediyor ama kendin yalan söylüyorsun. İhlası emrediyorsun, ama gösteriş ve ikiyüzlülük içindesin. Senin haya perden kalkmış. Senin utanma perden yırtılmış. Şayet doğru inansaydın utanırdın.
Siz hırs denilen hastalığa yakalandınız
Ey cemaat! Siz yakında öleceksiniz. Önünüze ağıt yakılmadan önce, siz kendinize ağlayın. Sonunuz belli değil. Çok kalabalık günahlarınız var. Kalpleriniz dünya sevgisi ve hırsıyla hastalanmış. Siz öldürücü hırs hastalığına yakalandınız.
Sende vicdan yok ki göresin
Oğlum! Eline dünyadan bir şey geçer de, kalbin ondan rahatsız olursa o şeyi alma. Fakat senin kalbin- vicdanın yok ki onu terk edesin. Senin hayatın nefis, heva ve hevestir. Bari gönül ehliyle otur ki senin de bir gönlün, bir vicdanın olsun.
İnsanların açığını görmede ölü gibi ol
Oğlum! İnsanlar hakkında dedikoduyu bırak. İnsanların ayıplarını ortaya serip bu konuda konuşma konusunda ölü gibi ol. Helal lokma ye. Kalbin böyle temizlenir. Lokmanı, hırkanı ve kalbini temiz tut.
Ya Rabbi! Kusurlarımızı ört
Allahım! Sen bizim gizlediklerimizi bilensin. İçimizi düzelt. İhtiyaçlarımızı bilensin. İhtiyaçlarımızı gider. Sen bizim günahlarımızı bilensin. Onları bağışla. Sen bizim kusurlarımızı bilensin, onları ört. Bizi yasakladığın yerlerde görme. Bize zikrini unutturma. Bizi şer insanların tuzaklarından güvende kıl. Bizi senden başkasına muhtaç etme. Kötülüklerin tuzaklarına karşı bize yet. Bizi dilediğin gibi koru.
Kalbini temizlersen her yer temizlenir
Bestamlı Beyazıd'ın yanına birisi girdi ve sağa-sola bakınmaya başladı. Beyazıd adama sordu; "Hayırdır", ne arıyorsun. Adam dedi ki, "namaz kılacak temiz bir yer arıyorum."
Beyazıd şöyle dedi: Sen kalbini temizle de , her nerede namaz kılarsan kıl.
Yıkılmış şu mezarlara bak
Yazık sana. Sen şımarıksın, kibirlisin ve arzularına çok düşkünsün. Yıkılmış olan şu mezarlara bak. Ve mezardakilere bağır. Onlara seslen. Sana ne çektiklerini anlatacaklar. Otur ve ibretle dinle onları.
Dünya pazar yeridir. Birazdan pazar dağılacak
Bu dünya bir pazar yerinden ibarettir. Bir süre sonra orada kimse kalmayacak. Gece olunca pazarcılar gidecek. Hadi gayret ediniz, bu pazar yerinden ahirette işinize gelecek şeyleri alıp satmaya çabalayınız.
Gerekirse ezil. Ama ezme!
Ne haksızlık et ne de sana haksızlık edilmesine müsaade et. Katlanabilirsen sana yapılan eziyete katlan, ama sakın haksızlık eden taraf olma. Ezil ama ezme. Allah mazluma yardım eder. A iki yüzlü! Sen neler saçmalıyorsun! Saçmaladığın şeyler boştur. Daha ne kadar "ben" deyip duracaksın. Sen kimsin ki? Yazık sana. Ondan başkası görüyor, "ben" diyorsun. Ondan başkasına koşuyor ama, "ben Allaha koşuyorum" diyorsun. Ey bir! Seni birledik. İnsanlardan kurtulduk. Ve sırf sana ait olmayı istedik. Kalbimizi temizle. İşlerimizi kolaylaştır.
Fakirleri sevindirin ki Allah sevsin
İsrailoğullarının başına felaket geldi. Peygamberlerine gittiler. Bize Allah'ı hoşnut edecek bir şey söyleyin yapalım dediler. Sıkıntıdan kurtuluruz.
Allah (c.c.) Peygamberine şöyle buyurdu: Onlara de ki; benim hoşnutluğumu istiyorsanız fakirleri sevindirin. Onlar sevinirse sevinirim, onlar kızarsa kızarım.
Yakında para-pul elinden alınacak
Ey parasına puluna güvenen! Elinde olan para, pul pek yakında sana ceza olarak elinden uçup gidecek. Onlar başkasının elindeydi. Ondan alındı ve sana verildi ki, Rabbine ibadet için onlardan yararlanasın. Fakat sen varsın ya sen, onları kendine put edindin. Yakında hepsi senden alınacak. Başkasına verilecek.
Rüyamda Rabbimi gördüm
Nefis sizi Allah'tan alıkoyan bir perdedir. Onu aradan çekince, aradaki duvar kalkar. Bu nedenledir ki Bestamlı Beyazıd şöyle der: Rüyamda Rabbimi gördüm. Ona: 'Ey yaratıcım. Yarın sana giden yolu nasıl bulacağım' diye sordum. O da 'nefsini bir yana koy ve katıma yüksel' buyurdu. Bunun üzerine, yılanın derisinden sıyrıldığı gibi nefsimden sıyrıldım.
Allah'la savaşacak mısın sen!
Ey gafil. Ey zavallı. Vah sana, binlerce vah sana. Günah işleyerek, direnerek Allah'la savaşa çıkıyorsun. Buna rağmen kendini güvende hissediyorsun. Pek yakında güven duygun yerini korkuya bırakacak. Genişliğin darlığa, sağlığın hastalığa, yüceliğin alçaklığa, yüksekliğin aşağılığa, zenginliğin fakirliğe dönüşecek.
Ey Müslüman'ı kötü gören ve onun açığını arayan ve onu zelil eden, sen yakında zelil olacaksın. İbret alan var mı? Duyan var mı? Ders alan var mı?
Ne zamana kadar gününe ve gücüne tapınıp, bugünkü imkânlarını rezil ve rüsvay olan hedefin için kullanacaksın.
Evet, aynen böyledir. Gök kubbede yankılanan Geylanlı Abdülkadir ve bizim serzenişimiz ne kadar da iç içe bir helezonik dalgalar halinde yayılıyor. Muhatabını arıyor. Ve elbette duyan kulak, gören göz bulacaktır.
NOT: Dün itibariyle yeni hicri yıla girdik. Muharrem ayındayız. Bilindiği gibi, Hz.Ömer, Peygamberimizin Mekke'den Medine'ye hicretini, takvim -ve yıl- başı ilan etmiştir. 1434 hicri yılındayız. Hepinizin hicri yılını kutlarım.
Bir hadis
"Güneşin üzerine doğduğu en hayırlı gün, cuma günüdür. O günde Hz. Adem yaratılmıştır ve o günde cennete girmiş, o günde cennetten çıkarılmıştır. Kıyamet de cuma gününden başka bir günde kopmayacaktır." (Müslim, Cum'a 5, Tirmizi, Cum'a 353; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/418; Suyuti, Camiu's- Sagir, nr.4095)